Beyler gibi yaslanır bulutlar, yamaçlarına
Bey dağlarının,
Zirvesine oturur çoğu zaman ak ve mavi
Portakal çiçeği gibi özgün ve sade,
Kimi zaman Akdeniz gibi hırçın gri, kızıl bulutlar,
Kimi zaman kar, kış, kıyamet dolaşır, zirvelerinde…
Kış gelir; beyaz örtülü konuğunu ağırlar sevgiyle,
Bahar gelir; neşelidir, heyecanlı küçük bir çocuk gibi.
Yeşildir artık, toprağı, taşı kayası; kışa inat!
Lale sümbül döker, yollarına,
Sevdalısı olduğu güzel Antalya’ya…
Yaz gelir; su gibi aziz olur,
Ulaşır çağlayanları, çaylarıyla susamış gönüllere
Çatlayan el ve dudaklara ilaç misali…
Hüzün çöker üstüne, sanki Güz’ün
Kızarır bulutları, dalları, yaprakları,
Al, al olur yanakları…
Hırçınsa deniz ve rüzgar; asildir Bey gibi, Efe gibi diktir tavrı,
Ama sakin ve dalgasız maviye karşı da, hep bir beyefendi…
En güzelisin sen Akdeniz’in,
Sevgilisisin sen Antalya’nın Bey’im..
Bulutları,ışık hüzmelerini kıran, dağıtan, uçuran
Ve sonra mavide, barışta buluşturan asil tavrınla,
Tüm evreni, insanlığı selamlar,
Kucaklar, sarar, sarmalarsın
Bilmem kaç tane olan yüce kollarınla…