İş güvenliği ve iş sağlığı konusu karadeniz fıkralarını aratmıyacak kadar renkli
Konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız emekli Baş iş müfettişi ve Söz1 iş güvenliği ve iş sağlığı firması yönetim kurulu başkanı Semih Şentürk, Türkiyedeki iş güvenliğ ve iş sağlığı konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Şentürk; “İşci güvenliği ve sağlığı konularında işi bilen uzman kadrolar olarak biz, herkesten daha çok dertliyiz. Yıllarını bu işe adamış biri olarak, 25 yıldır yurdun her şehrini her kasabasını gezmiş baş iş müfettişi olarak iş güvenliği konularında yüzlerce iş kolunda denetim yapıp, yüzlerce iş kazası olayını inceleyip, araştırma yapmış bulunmaktayım. Gördüm ki ülkemizdeki iş güvenliği ve sağlığı konusu karadeniz fıkralarını aratmayacak kadar renkli. Bakın bu olayı size bir karadeniz fıkrasıyla anlatayım. Temel arkadaşlarına durup durup bakın ben öleceğim diyormuş. Ama kimse umursamıyormuş. Bir süre sonra Temel gerçekten ölmüş. Temel’in vasiyeti üzerine mezar taşına “Ha Şimdi Ne olacak” yazmışlar. Türkiyedeki olayda aslında budur. 25 binin üzerinde işyerinin Türkiye iş güvenliği ve sağlığıyla uzaktan yakından alakası yoktur. Yeni çıkan ve çıkacak olan yasalarla yüzleri biraz güldürse de beraberinde başka sorunları getirmiştir. Bakınız Türkiye iş kazalarından kaynaklanan ölüm oranında Dünyada 3. Avrupada ise 1. sırada yer alıyor. Bu rakamlar bize iş güvenliği ve iş sağlığı konusunda ne kadar bilinçsiz ve duyasız olduğumuzu bir tokat gibi yüzümüze vurarak gösteriyor. Üzülüyorum, hemde çok. Firma sahiplerinin bilinçsiz, duyarsız, vurdum duymaz tavırları nedeniyle her yıl binlerce insanımız hayatlarını kaybediyorlar. Bu ülkenin insanları bunu hak etmiyorlar. Bizler iş güvenliği müfettişleri olarak bu konuda insan üstü gayret sarfederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak müfettiş sayısıyla iş yeri sayısı ortadadır. Bu demektir ki; işyerlerindeki denetimler ancak oda olursa tabiki 3 yılda bir denetlenir durumdadır.
Bu Ülkenin Evlatları Artık Bu Acıyı Yaşamasınlar
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız ve 11 vatandaşımızın hayatını kaybettiği olaya değinmek ve olayı şöyle bir inceleyecek olursak; olayın yaşandığı şantiyedeki söz konusu firma daha önce hiç denetlenmemiştir. Denetlenmiş olsaydı ya da işi bilen iş güvenliği uzmanından hizmet almış olsalardı, koğuşlarda bulunan yangın tüpleri çalışır durumda olur, ısınma elektrikli sobayla olmaz, en fecisi de koğuşları sıcak ve soğuğu geçirmesin diye folyolarla kaplayıp insanların feci bir şekilde ölmelerine neden olmazlardı. Bu yaşanan trajik olayda denetim, eğitim, iş güvenliği uzmanlığının yokluğu net bir şekilde bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Ölen aslında 11 kişi değildir, sadece onların aileleri yakınları da bu kaos ortamından nasiplerini ne yazıkki almışlardır. Oysaki yapılacak olan küçük ve basit çalışmalarla bu sonuçları, bu ülke ve onun çocukları yaşamazlardı.
Onbeş günlük kurs bitiren uzmanım diye ortalıkda dolaşıyor
Hükümetimizin çıkardığı yeni yasalarda bir çok kanun doğrudur, ancak doğruların yanında eksiklikleride vardır. İş güvenliği uzamanıyım diye ortada gezen yetkisiz, sertifikasız kişilerin 3 kuruşa yaptıkları yalan yanlış tedbirler ne yazık ki felaketleri doğurmaktadır. Tabiri caizse merdiven altlarında kurulan kurslarda 15 günlük kurs bitiren uzmanım diye ortalıkda dolaşmaktadır. Bu konuda firma sahiplerine büyük görevler düşüyor. İş güvenliği uzmanı olduğunu idda eden firma ve kişilerden mutlak süretle yetki belgeleri istenmelidir. Yetkisiz, yetersiz, tabiri caizse korsan çalışan bu firma ve kişileri ivedilikle bakanlığa şikayet edilmelidirler. Yeni çıkan kanunlarla beraber iş güvenliği ve iş sağlığı konusunda mevzuata uygun hareket etmeyen firmalar ağır para ve hatta hapis cezasına çarptırılacaklardır.” dedi.