Bir varmış bir yokmuş. Pireler berber iken, develer telal iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken çok ama çok uzaklarda bir Ülke varmış. Dünyanın gözü de bu Ülkenin üzerindeymiş. Yöneticiler İleri Demokrasi ile övünürler, Komşu Ülkelerle sıfır sorun yaşarlarmış. Oysa bu Ülkenin dış politikası uçurumun kenarındaymış, defalarca konunun ehillerince uçurumdan düşmesi engellendiyse de gittikçe bataklığa sürüklenmeye başlamış. Bir zamanlar Atatürk Döneminde, Müslüman Ülkeler arasında örnek gösterilen bu Çağdaş Ülke, ileri demokrasiye geçince Müslüman Kardeşlerle el ele tutuşup, İslami Örgütlenmeye sürüklenir olmuş.
Demokrasinin normal olduğu Ülkelerde, İletişim özgürlüğü diyerek herkes telefon ile rahat konuşurken, İleri Demokrasiyle yönetilen bu Ülkede “Dinleme Özgürlüğü” varmış. Yani bu Ülkede herkesin telefonu özel hayatına kadar özgürce dinlenebiliyormuş.
Demokrasiyle yönetilen Ülkelerde muhalif olmak demokrasinin gerekliliği iken, İleri Demokrasiyle yönetilen bu Ülkede iktidarı eleştirmek, hatta beğenmemek bile büyük suç sayılırmış. Bu nedenle Demokrasiyle yönetilen Ülkenin aydınları her şeyi rahat yazıp, çizerken; Ülke yönetimine katkıda bulunan, İleri Demokrasiyle yönetilen bu Ülkenin aydınları, yıllarını terörle mücadeleye adamış saygın komutanları hep içeriye atılırlarmış.
İleri Demokrasiyle yönetilen bu Ülkede, aslında Atatürk ve onun Cumhuriyeti’nin kazanımları yargılanmaktaymış. Başta Emperyalizm’e karşı kazanılan savaşlar olmak üzere Lozan, Bağımsızlık, kimlik, değerler ve varlıkmış sorgulanan…
Demokrasiyle yönetilen Ülkelerde terör olayı görülmezken; İleri Demokrasiyle yönetilen bu Ülkede her gün durmadan şehit veriliyor, terör ile mücadele yerine müzakere yapılıyormuş.
Demokrasiyle yönetilen Ülkelerde, Ulusal değerler ve Vatanperverlik bilinci hakimken, İleri Demokrasi ile yönetilen bu Ülkede Vatan Sevme suçların en büyüğü olarak kabul ediliyormuş.
Bu Ülkede askeri tesisleri basıp, Mehmetçiği şehit edenlerin uzantısı Mecliste Mebus olarak bulunuyor, dağdan inenler törenle karşılanıyor ve vatan hainleri beş dakika da serbest bırakılırken, bu uğurda yıllarını adamış saygın komutanlar hemen tutuklanıyormuş….
Sonunda bu Ülkede Teröristler, özgürlüğünü ilan ederek, resmen yeni bir devlet kurduklarını bir Bahar Bayramı kutlamasında resmen kendi Bayraklarını sallandırarak ilan etmişler…
Daha bu Ülkede neler yokmuş ki, anlatmakla bitmez. Bunlar sadece belli başlılarıymış.
4+4+4 ler, kıyafet serbestliği altında türbanın yaygınlaştırılması, Adaletin hükümsüzlüğü vs…
Ekonomik kriz ve işsizlik doruk noktada ve Liyakat baş aşağı edilmişken, gündem birden TV dizileri üzerine yoğunlaştırılarak değiştiriliyor, Halkın kafaları karıştırılıp uyuşturularak, renkli medyanın karşısında hayat toz pembe gösterilerek, masallarla mışıl mışıl ayakta uyutuluyor ve bu şekilde “Sessiz Seyirciler Topluluğu”na dönüştürülüyormuş.
İleri Demokrasi ile yönetilen bu Ülkede, gözler kapanmış, ağızlar fermuarlanmış, değerler kapitalist düzenin etkisi altında yok olmaya başlarken dürüstlük çoktan yan yatmış, erdem ise çamura batmış. Kavramlar karışmış, herkes her istediğini, istediği şekilde algılar duruma gelmiş…..Ve neticesinde artık halkın Ulusal kimliğinin sembolü de yavaş yavaş her yerden kaldırılmaya başlanmış
İleri Demokrasinin nimetlerini yaşayan Halk ise; özellikle kendisine verilen, Makarna, Patates, Pirinç ve Kömür’ün sarhoşluğu içinde Allahın lütfu olarak gördüğü bu yöneticilere, her seçimde oy yağdırır, büyük oy oranıyla iş başına getirirmiş.İleri Demokrasiyi kavrayamamış % 25’lik bir kitlede, yani biz buna “Okumuş Cahiller” diyoruz. Normal Demokrasinin özgürlükleri içinde debelenir dururmuş…
Ne diyelim……
Gökten Üç Elma düşmüş, biri okumuş cahillerin başına diğeri de % 70’lerin başına…..
THE END……..:))
Hande GÜLLÜ
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.