Son yıllarda özellikle Müslüman ülkelerde başlayan zulümleri hepimiz biliyoruz. Bosna Hersek, Filistin, Irak, Burma, Mısır ve Suriye bunlardan sadece bazıları. Özellikle Müslümanları hedef alan savaşlar, soykırımlar ve isyanlar son 30 yıldır İslam alemi içinde büyük bir acı durumunda. Çocukların yaşlıların ve kadınların en fazla acıyı çektiği bu olaylarda milyonlarca kardeşimizi kaybettik. Yüzbinlercesi de sakat veya psikolojik olarak zor durumdalar. Hayatımızın akışı içinde bir an durup düşündüğümüzde tüm dünyanın duyarsız veya umursuz olduğu bu zulümler karşısında bizler, bir birey olarak nasıl davranıyoruz ? Yeterince duyarlımıyız mesela. Yaratılış amaçlarımızdan biri olan kardeşlik ve sevgiyi öğrenmek adına ne kadar çaba gösteriyoruz ? İnsan kendi içinde bunu mutlaka düşünmeli ve hayatına geçirmeli.
En son şu an güncel olan Suriye olaylarını irdelediğimizde görüyoruz ki ; Müslümanlar kendi içlerinde dağınık ve param parça bir vaziyetteler. Mezhep ayrılıkları, cemaat ayrılıkları Suriye’yi binlerce parçaya bölmüş. Sevgi, kardeşlik ve muhabbet ortamı olması gerekirken, şu anda her bir grup diğer gruplara düşman durumda. Malum Esed yönetimi de kendi halkına karşı oldukça acımasız ve zalim yaklaşıyor. Tecavüzler, ölümler, acılar, açlık ve sefalet içler acısı bir vaziyette. Tüm bunlardan da en çok Suriye halkı, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar etkilenmekte. Belki de yıllar sonra dahi unutamayacakları travmalar içerisindeler. Onların kardeşleri olarak tüm bu olayları iyi görmeli ve mutlaka üstümüze bir sorumluluk almalıyız.
Bu sorumluluğumuz nasıl olabilir ? Mesela öncelikle bu olayların farkında dahi olmayan hatta umursamayan etrafımızdaki insanları uyarabiliriz. Allah’a olan sorumluluğumuz bizi bu konuda süratle harekete geçirmelidir. Toplumun duyarlı olması, vicdanlı olması çok önemlidir. Birkaç yüz insanın etkisi ve çabası ile milyonlarca insanın çabası bir olmaz kuşkusuz. Bu konuda, bizlerin bir araya gelmesi ve birlik olmamız en aciliyetli konudur. Açlık ve barınma konularının hızlı bir şekilde çözümlenmesi için İslam ülkelerinin bir araya gelmesi ve ortak bir karar alması ivedidir.Unutmamalıyız ki bugün ordaki kardeşlerimizin başına gelenler yarın bizlerin de başına gelebilir. Yardım kuruluşlarını desteklemeli, yazılı ve görsel medyada sıklıkla bu konunun aciliyeti üzerinde durmalıyız. Sosyal medya facebook ve twiiter ‘da Suriye halkına, daha doğrusu tüm müslümanlara olan duyarlılığımızla ilgili paylaşımlar yapabiliriz. Birlik olmamızın çok önemli olduğunu, biz müslümanların dünya ve ahiret kardeşi olduğunu sürekli hatılatmalıyız.
İslam Barış ve Esenlik dinidir. İslam kelimesi, Arapça’da “barış” kelimesiyle aynı anlama gelir. İslam, Allah’ın sonsuz merhamet ve şefkatinin yeryüzünde tecelli ettiği huzur ve barış dolu bir hayatı insanlara sunmak için indirilmiş bir dindir. Allah tüm insanları, yeryüzünde merhametin, şefkatin, hoşgörünün ve barışın yaşanabileceği model olarak İslam ahlakına çağırmaktadır. Allah, insanların “güvenliği”nin ancak birlik olmaları ve Kuran ahlakının yaşanmasıyla sağlanabileceğini ayette şöyle bildirmektedir ;
“Ey iman edenler, hepiniz topluca “barış ve güvenliğe (Silm’e, İslam’a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara Suresi 208)