Yaşadığımız bölgeyi tanıtırken, ilk aklımıza gelen coğrafya olarak havası, tarihi ve doğal güzellikleri olsa da gözden kaçırdığımız en önemli özelliklerinden biri de verimli toprakları. Bir çok sahil yöresinde olduğu gibi, bir zamanlar meşhur “Muz” u ile tanınan Alanya’da da, son yıllarda genellikle yatırımlar turizme kaymış görünüyor. Ancak bu haftaki konuğumu tanıdıkça; verimli topraklarımız, bilinçli bir şekilde kullanılırsa, bölgemizin ve bölge insanımızın geleceğinin önünün ne kadar açık olduğunu fark ettim. Antalya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı ve Alanya Ziraat Odası Başkanı Turgut Musluoğlu’ndan bahsediyorum.
1965 Alanya doğumlu. Gençlik yıllarında hızla betonlaşarak turizme kaymaya başlayan Alanya’da askerlik dönüşünden itibaren tarım sektörünün içinde yer almış. Komisyonculuk, örtü altı tarım, muz, narenciye ve hayvancılıkla uğraştığı için olsa gerek, sektörün tüm sıkıntıları ve çözüm yollarının öylesine bilincine varmış ki, 1998’den beri yürttüğü Alanya Ziraat Odası Başkanlığı yetmez olmuş Turgut Musluoğlu’a. Haziran ayında yapılan seçimlerde başarılarını bilen diğer ilçe oda başkanlarının da desteğiyle, 4 yıllığına Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiş. Basında da yer alan bir konuşmasında Alanya tarımının nereden nereye geldiğini, tarım alanlarının nasıl daraldığını, tarım alanlarının üzerine nasıl binaların yapıldığını Alanyanın nasıl betonlaştığını” anlattıktan sonra söylediği “Alanya’nın son 30 yılına hükmeden tüm yöneticiler, yargılanmalıdır.” sözleriyle dikkatleri üzerine çeken sayın Musluoğlu ile konuştukça ne kadar haklı olduğunu görmemek mümkün değildi.
Kestel Beldesinde uygulamasını yaptığı tropik meyve serasının yanındaki ofisinde bizleri ağırladı kendisi. İyi bir tüketicisi olduğum sektörün yelpazesinin ne kadar geniş olduğunu da öğrenmiş oldum. Kendisini sektöre ve üstlendiği sorumluluklarına adamanın verdiği bilinçle sorularımız cevaplandırdı. Tropikal meyvelerin denemelerini yaptıkları serayı gezdik, bu güne dek hiç görmediğim fidanların arasında, adını bile ilk kez duyduğum meyveler hakkında konuştuk. Alanya’nın tarım alanındaki kayıplarını da öğrendik, katettiği yolu da görmüş olduk. Bunları sizlerle paylaşmanın keyfini yaşıyorum.
-Alanya’nın narenciye ve muz üretimi biliniyor. Muz ve Narenciye’nin yanısıra yeni ürünlere yöneldiğinizi görüyorum. Alanya tarımda ne gibi yenilikler var?
Türkiye’de olmayan meyveleri yetiştirmeyi planlıyoruz. Tropikal meyveleri burada üretebilmek için girişimlerde bulunduk. 1.5 yıldır üzerinde çalışılıyoruz. 6 dönüm arazi üzerinde 24 tropik meyve fideleri üretiyoruz. Alanya’da yetişip yetişmeyeceği konusunda deneme ekimleri yapıyoruz. Şimdilik %35 geri dönüşüm aldık. Ancak bir fide 3 yıl da sonuç veriyor. Halen beklemedeyiz, bazı meyvelerde denemeler devam ediyor.
-Hangi tropik meyveler deneme aşamasında, hangileri üretilmeye başlandı?
İlk kez bizim ürettiğimiz Kiwano var bu meyvenin ilk hasadını yaptık. Gojıberry meyvesi çiçek verdi. Bunlar dışında deneme aşamasında olan Dragon Fruıt, Custardapple, Longon, Mangis, Salakpondoh, Belimbing (Star Fruıt), Jambu Bangkok, JanbuBıjı, RambutanRapıah’ın üretimine başladık. Ayrıca artık satışı yapılan ve mutfaklarımıza giren; Papaya, Kivi, Avokado, Ananas, Mango, Şadoks, Sawo, Şili sarı karpuzu, Passiflora, Pepino, Guvava, Pysalis, Tamarillo’nun üretimini yapıyoruz.
-Sayın başkan; Serayı dolaştık gerçekten görmediğim meyvelerin fidanlarını vardı. Altın çilek hemen dikkatimi çekti sizlerde biliyorsunuz basında yer aldığı gibi altın çilek zayıflatıyor mu?
Evet, bizde bu konuda basında çıkan haberleri görüyoruz, iyi reklam çalışması yapmışlar, Altın çileğin zayıflatma özelliği var ama anlatıldığı kadar çok değil. Her derde deva başka meyvelerimizde var. Mesela sakinleştirici özelliği olan tropik meyvelerden pasifilora halk dilinde (çarkıfelek)olarak biliniyor, gerçekten uyku için çok faydalı.
-Türkiye’de olmayan tropik meyveleri yetiştirme çalışmalarınızdan nereye varmak istiyorsunuz?
Alanya ekonomisinin 20 yıl önce ayakta tutan narenciye sektörü can çekişiyor. Bunun farklı nedenleri var tabi. Bunlar genelde bilinen şeyler. Ayrıca Tropik Fidelerden Türkiye genelinde herkes faydalansın istiyoruz. İthal ettiğimiz ürünleri artık ihraç edelim. Hem Ülkemiz kazansın, hem de Türkiye’de vatandaşlarımız yeni ve faydalı meyveleri öğrensin ve yesin. Önemli olan bir konu daha var. Küresel ısınmayla birlikte üretim azalıyor. Yapılaşma hızla artıyor. Tarım alanları hızla azalıyor. Özellikle bizim gibi sahil bölgeleri turizme yöneliyor. Oysa kısa bir süre sonra ekonomik olarak da tarım ile turizm eşdeğer hale gelecek. Biz de az tarım alanlarıyla çok ve verimli üretim yapmayı hedefliyoruz. Köylümüze, bölge halkımıza ve bu konuda yatırım yapmak isteyenlere öncülük etmeyi, onları bilinçlendirerek doğru üretim yapmalarına yardımcı olamaya çabalıyoruz.
-“Az tarım alanlarıyla çok üretim yapmayı hedefliyoruz” dediniz, bunu nasıl yapacaksınız?
Üreticilerimize ziraat danışmaları tutarak, birim alanlarından daha fazla üretim almalarını sağlayarak açığı kapatıyoruz. Çiftçilerimizi küçük işletme olarak eğitim almalarını gerekli olduğunu biliyoruz. Bu konuda atılımlarımız var.
-Yeni ürünler konusunda üreticileri nasıl cesaretlendirecek ve destekleyeceksiniz?
Yeni ürünlerin adlarına göre üreticilere sertifikalar verilecek. Komisyoncuları aradan çıkartılarak üreticiler direk marketlere satış yapabilecekler. O zaman ürünlerin maliyetleri çok yükselmeyeceği için, üretici kazanacak tüketicide ucuza alacak. Üreticilerimiz neyi, nasıl üreteceklerini bilmedikleri için verim alamıyorlar. Toprak verimliliği noktasında yeterince bilgi sahibi değiliz. Bakanlıktan desteklenen projeleri uygulma noktasında üreticilerimizde hevesli ama, desteklenen ürünler, onların yetiştirilmesi, o ürünün verimli olması için gereken toprak türü hakkında genellikle bilgi sahibi olunmuyor. Biz bu konularda kendi deneyimlerimizi de ortaya koyarak çiftçilerimizi bilinçlendirme çalışmalarına yöneliyoruz.
-Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak Rusya’ya ihracat yapıyoruz. İspanya’ya da ihracatımız var. Japonlar ile yazışma içerisindeyiz.
-Yeni, hatta hiç bilmediğimiz bu ürünleri tüketiciler (vatandaşlar) bilmiyor mu? Tanıtım yapıyormusunuz?
Tarım fuarların dışında, Ankara’da bakanlık binasında stant açtık. Yeni ürünlerimiz çok ilgi görüldü. İmkânlarımızı zorlayarak bizi geliştirecek, katkı sağlayacak yerlere gitmeye çalışıyoruz. Bakanlığımız CD’ler dağıtıyor. Kitaplar çıkartarak duyurmaya çalışıyor. Reklamın çok önemli olduğunu biliyoruz. Siz değerli basın Mensuplarının kayıtsız kalmadığınızı da biliyorum. Yerel medya olsun, genel medya olsun, herzaman tarım konusunu işlemiştir. Sizin aracılığınızla da bir kez daha medyaya teşekkür ediyorum. Reklamların yeterli olmadığını görüyorum, reklam çalışmalarına ağırlık vereceğiz.
-Yıllardır Ziraat Odası Başkanlığı yapıyorsunuz. Bize odada yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
-Alanya ziraat Odası başkanı olmadan önce de sektördeki birçok sıkıntıyı biliyordum, üreticilik ve komisyonculuktan meydana geldiğim için sorunları tespit etmekte sıkıntı çekmedim. Çözümlerini de öyle. Buna rağmen başkan olduktan sonra işimin kolay olmadığını da öğrendim. elbette bizim sorunlarımızı sadece bizlerin çözmesi mümkün değil, Merkezi yönetim kararları, izlenen politiklar, yasal düzenlemeler bir çok sorun var önümüzde. Bizde bunları yetkililer ve ilgililerle çözmek için çaba sarfediyoruz. Kendi içimizde öncelikle çiftçilerimizin eğitim sorunu var, tam anlamıyla altından kalkamadığımız. Bu doğrultuda Çiftçi eğitim ve danışmanlık merkezimizi oluşturduk. İki ziraat mühendisi arkadaşımız çiftçilerimize eğitim veriyor ve danışmanlık yapıyor. Odamıza kayıtlı 16 bin kayıtlı üyemiz var. Tarım bakanlığımızla birlikte çiftçilerimizi eğitmeye devam edeceğiz. Bunun yanında da gerek bölgemiz çiftçisi, gerekse ülkemiz için yeni ürün çeşitlendirmesi için fidan üretmeye devam edeceğiz. Tekrar söylüyorum toprağımızın kıymetini herkesin anlaması gerekiyor. Bölgemizin verimli topraklarında, genel ürünlerin yanında tropikal meyve yetiştiriciliği yapılıyor. İç kısımlarda bir avokado veya Alanya muzunu yetiştiremezsiniz ama tanıtımla iç bölgelerdeki turistik tesislere müşteri getirebilirsiniz. Zaman zaman turizmcilerle toplantılarımız oluyor ve bu konuyu gündeme taşıyarak ‘Artık tarım alanlarına saldırmayı bırakın’ diyoruz. Ankara’da da bu konularda girişimlerimiz oluyor. Tarım alanları bundan sonra daha iyi korunacak ve ilerleyen yıllarda tarım tekrar turizmin önüne geçecek.
-Başarılı başkanlık döneminiz diğer ilçeler tarafından da takdir gördüğü için İl Koordinasyon Kurulu Başkanlığı görevini de üstlendiniz. Merkez ve diğer ilçelerle çalışmalarınız nasıl gidiyor?
İlin tarımsal sorunları, çiftçilerin ve ziraat odalarının karşılaştıkları sorunların çözümü, tarımın gelişmesi, proje üretilmesi ve çiftçilerin eğitimi konusunda ortak projeler üretip, sorunlarımızı “ortak akıl”la çözmek için çalışıyoruz. Antalya ilçe ziraat odaları başkanlarıyla toplantıları gerçekleştiriyoruz. Sorunlarını konuşuyoruz haliyle ilin sorunlarını da dile getiriliyor. Toplantı aşamasında sonraya bırakmadan bakanlığa taleplerimizi iletiyoruz. Üretimin her dalındaki toptancı hal’inden tüketiciye ulaşan devreye kadar yaşanılan problemler hakkında konuşuluyor. Tarım uluslararası bir sektör haline geldi. En iyiyi en kaliteli ürünleri tüketiciye sunmak için tek tek görüşmeler yapıyoruz. Bir tane örnek vereyim size isterseniz Kasım ayında 26 ton mandalina Akdeniz sineği hastalığı nedeniyle Rusya’dan geri geldi. Bu her kez için büyük bir zarar üretici içinde, pazarlayan içinde, ülkemiz içinde, bunların olmaması için önlemler alıyoruz.
Antalya bölgesinde bitkisel ve hayvansal üretimle ilgili kamu kurum ve kuruluşları, (sosyal yardımlaşma dâhil), üreticiler, tarım meslek kuruluşları, ziraat odaların görüşleri alınarak, projelendirilmesinin faydalı olacağına inanıyorum. Projeler hazırlanırken projedekiismi geçen üreticilerin proje başlamadan önce eğitim verilmesi gerek, kursa tabi tutulup uygunluk sertifikası verilmesi gerekiyor. “EĞİTİM ŞART“
-Üreticilere verilen desteklemeler yeterli mi?
Tarım bakanlığı kanalıyla, Kırsallık kalkınmada tarımsal makineler için %50 hibe desteği veriyor, ama sanayiciler makinelere hemen zam yaptığından dolayı vatandaşa yansımıyor. %50 hibe tam anlamıyla gerçekleşmiyor. Tarım Bakanlığı tarım ürünlerinin KDV oranlarını %18’den %8 ‘e çekiyor. Ama Sanayiciler %10 zam yapınca tüketicilere indirim yansımıyor. Verdiğimiz hibeler, yaptığımız indirimler, tam yerini bulmuyor. Bu konuda da çözümler üretiyoruz. Tarım Bakanlığından gıda ürünlerine %1 çekilmesini talep edeceğiz. Biz üreticilerimizin hep yanındayız desteklemeye devam edeceğiz. İthal edilen tarım ürünlerinden fon alınması ve bu fonun bir havuzda toplanarak, üreticilerimize yansımasını istiyoruz ve üreticilerimizin desteklenmesini istiyoruz. Üreticilerden isteğimiz her konuda bize baş vursunlar, çözümü birlikte bulalım. Biz bu konuda elimizi taşın altına koyduk. Her yerde, her fırsatta her kesime isteklerimizi, beklentilerimiz iletiyoruz. Sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi dile getiriyoruz. Türkiye’yi de ilgilendiren yöremizin geleceği konusunda var gücümüzle çalışıyoruz.
-Sayın Musluoğlu, çitçiler sizi oda başkanı seçmekle, diğer ilçeler il koordinasyon Kurulu Başkanı yapmakla çok doğru bir karar vermişler. Yaptıklarınızdan dolayı sizi kutluyorum ve çalışmalarınıza başarılarınızın devamını diliyorum.
-Ben de sizlere teşekkür ediyorum ve tüm üreticilerimize uygulamalara gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Bol ürünlü ve bol kazançlı bir sezon diliyorum.