Home Tüm Yazarlar Afrika: İnsanlığın Onur Savaşı

Afrika: İnsanlığın Onur Savaşı

310
0

Yine bugünlerde gündem de Somali ve Afrika var… Bize göre de hiç gündemden düşmemesi gereken bir konu bu ve aslında bu konunun gündemden düşemesi demek bir bakıma “insanlığın ve insanlık değerlerinin” gündemden düşmesi demek…

Üç yıl kadar önce kaleme aldığımız yazımız ve içeriğindeki öneriler bu alanla ilgili çalışanlara önemli ölçüde bilgi sunmak ve ola ki düşünülemeyecek olan konular olur ise; alanımızla da ilişkilendirerek sunmaya çalışmıştık. Hatta yazımızı Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Dışişleri Bakanımıza, Tarım Bakanımıza göndermiş ve ilgili birimlerle de paylaşmıştık. Yazımızda Türkiye’nin Somali ve Afrikaya olan ilgi ve tutumunun “Türkiye’nin Onurlu bir Tavrı” olduğuna olan inancımızı da belirtmiştik… Yine aynı yazımızı kamuoyuyla da( http://www.antalyabugun.com/index.php?page=makale&MID=13338 ) paylaşmış ve yaklaşık sekiz bin kadar okuyucumuz tarafından okunduğunu gözlemlemiştik…

Bugünlerde konu sıcaklığını koruyor, Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ ve Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz Somali’de çalışma içindeler. Özellikle Sayın Bakanların süreci sıcak tutmak üzere bölgeye ziyaretlerinin önemli olduğunu belirtmek gerekiyor.

Kalkınma’nın tüm ülkeler için ne kadar önemli ve öncelikli olduğu, bugün dünden çok daha somut. Bu kapsamda özellikle Kalkınma ve Tarım Bakanlıklarının ulusal düzeydeki çalışmaları büyük önem taşıyor. Özellikle Konya Ovası, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu poroje alanlarındaki kırsal kalkınma çabaları ve deneyimleri Türkiye için önemli birikimleri ifade ediyor. Bu birikimlerin ise  uluslarası alanda da geçerli ve çok değerli olduğu açıktır. Bu nedenle Afrikayla, Kafkaslarla ve diğer bölgelerle bu deneyimlerin paylaşılması üzerinde önemle durmak gerekiyor. Hatta bunun, her ne kadar TİKA ile belirli ölçüde ele alınıyor olsada; daha güçlü bir devlet politikası olarak işlenmesi ve yürütülmesi gerektiğini de belirtmek gerekiyor. Bu alanda bir görev talebi olduğunda buna hazır olduğumuzu da bir kez daha belirtmek gerekiyor.

Bir örnek olarak GAP Bölgesinde bizlerin de yaptığı çalışmalarda önemli veriler sunuyor ve özellikle mesleki olarak kırsal kalkınmanın temel öğesi olan yayım alanında Güneydoğu Anadolu bölgesinde de 1990’lı yıllardan itibaren önemli çalışmalar(http://www.tarimsalhaber.com/gap-bolgesi-calismalari-makale,95.html ) gerçekleştirdiğimiz söylenebilir. Ve bugünlerde tekrar Güneydoğu Anadolu bölgesi ve projesiyle ilgiliyiz. Bu ilgimiz Ekim 2012 tarihinden itibaren Kalkınma Bakanlığı’nın talebi üzerine yeniden canlandı. Bu kapsamda Güneydoğu Anadolu Projesi(GAP) Eğitim ve Yayım Projesi kapsamında bölgeye özgü bir yayım modelinin geliştirilmesi üzerinde çalışılıyoruz ve projede akademik danışman olarak görev yapıyoruz.

Bu anlamda bir akademisyen olarak teorik bilginin hayatla buluşmasına üst düzeyde katkı veriyor olmak ve yeniden Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa’yla fiziki olarak yakınlık kurmak bizi mutlu ediyor… Şimdi önemli olduğuna inandığımız yazımıza dönelim…

Somali: İnsanlığın Onur Savaşı

Gündem değişiyor mu?

Bilmiyorum katılır mısınız? Ancak genel olarak gündem çok hızlı değişiyor gibi görünse ve algılansa da, aslında o kadar hızlı değişmiyor. Popüler kültürün getirdiği bir sonuç olarak, günümüzde daha çok günlük, anlık konular gündemi oluştururken, yapısal kaynaklı dünyayı ve insanlığı tehdit eden küresel sorunlar dikkate alınmıyor, görmezden geliniyor. Sabun köpüğü veya balon gibi şişirilmiş konularsa; esas gündem konularıymış gibi bilinçli veya bilinçsiz kamuoyuna yansıtılıyor.

Ya esas sorunlar neler? Aslında belki de değiştirmenin mümkün olmadığını düşünerek, artık kanıksadığımız ve fazlaca etkilenmediğimiz konular….

Bunlardan biri AÇLIK ise; diğeri Küresel İKLİM değişikliği…

Geçtiğimiz yıl, 2010 yılında 65. Kuruluş yılını kutlayan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO),  “Dünya Gıda Günü”nün  temasını “Açlığa Karşı Birleşelim!” olarak belirlemiş  ve dünyadaki bir milyar insanın kronik açlık sorununa dikkat çekmeye çalışmıştı. Konuyla ilgili olarak biz de geçtiğimiz yıl küresel ölçekteki bu önemli sorun hakkında bir yazı yazmıştık. Başlığı“Tehlikeli Gidiş Küredeki tehlike: AÇLIK! tı (www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=10190 ).  Yazımızda : ” Kırk yıl sonra yani 2050 yılında dünya nüfusu neredeyse yüzde 50 artacak ve dünya nüfusu 9 milyar olacak, yapılan tahminler kronik açlık ve yetersiz beslenme sorununun mücadele edilmesi gereken en önemli sorun olduğunu gösteriyor. Bugün halen 6.8 milyar olan dünya nüfusu 40 yıl sonra 9 milyara ulaştığında, bugüne göre gıda güvenliğinin sağlanması çok daha çözülmesi zor bir konu olacak. Çünkü FAO’nun verilerine göre halen dünya üzerindeki yaklaşık her 6 veya 7 kişiden biri açlıkla baş başa bulunuyor. Mevcut 1 milyardan fazla  açlığın pençesine düşmüş insanın sanıldığı kadar büyük çoğunluğu Afrika’da bulunmuyor. Bunların

yüzde 64’ü Asya ve Pasifik, yüzde 27’si Afrika’da, yüzde 5’i Karayipler’de, yüzde 4’ü Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’da bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde ise açlık çekenlerin oranı ise %1,5 düzeyindedir. Aslında açlık çok büyük oranda gelişmekte olan ülkelerin sorunu gibi görünse de küçük bir oranda da olsa gelişmiş ülkelerde de bu sorun yaşanıyor.”, diyerek devam etmiştik.

Bu yıl Türkiye; TOBB, TürkKızılayı gibi değerli pek çok kuruluşu ile Afrika’da yaşanan açlık felaketiyle ilgili olarak örnek bir yardım projesine öncülük ediyor. Geçtiğimiz günlerde TOBB bir milyon lira yardımla süreci başlattı, rakam bugünlerde 50 milyon lirayı bulmuş durumda.

Halen Afrika’da 40 milyondan fazla insanın; özellikle de çocukların, kuraklığın da etkisiyle kronik açlık tehlikesiyle karşı karşıya  bulunduğu biliniyor. Aslında FAO’nun verilerine göre sorun küresel ve halen dünya üzerindeki yaklaşık her 6 veya 7 kişiden biri açlıkla karşı karşıya bulunuyor. Mevcut 1 milyardan fazla insanın açlığın pençesine düştüğü ve bunların dörtte birinden fazlasının ise Afrika’da bulunduğu belirtiliyor. Bu kapsamda insana yakışır yaşam kalitesine sahip olmak bakımından Afrika’nın verileri maalesef çok kötü. Örneğin her beş çocuktan ikisi 6 yaşına ulaşmadan yaşama veda ediyor. Genel olarak nüfusun ortalama ömür süresi 46 yıl ve bu veriler gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında durum çok vahim.

Neden SOMALİ ve kampanya?

Somali’de bu yıl olağanüstü bir kuraklık ve bunun sonucu olarak, özellikle çocukları etkileyen açlığa dayalı ölüm riskinin yüksek olduğu bir yıl yaşanıyor. On bir milyon insanı etkileyen ve her üç kişiden birinin açlık sınırında yaşadığı ve her gün onlarca çocuğun yaşamını yitirdiğiSomali’nin, ekonomik verileri gelişmiş ülkelerin 100 kat gerisinde.  Somali’nin 2009 yılı verilerine göre kişi başına milli geliri 333 dolar, nüfusun yüzde 43’ünün günlük kazancı bir doların altında, tarım en önemli ekonomik sektör, yıllık ihracat geliri 270 milyon dolar, ithalat değeri ise 460 milyon dolar. Bugünlerde yardım ulaşmadığı taktirde “90 gün içerisinde 5 yaşın altındaki 30 bin çocuğun yaşamı” tehdit altında. Somali gibi, Etiyopya, Kenya ve Cibuti gibi Afrika ülkelerinde de acil çözüm bekleyen benzer sorunlar bulunuyor.

Somali’ye yönelik olarak ülkemizde düzenlenen yardım kampanyası için içinde bulunduğumuz Ramazan ayının seçilmesi uygun görünüyor. Özellikle toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın zirve yapması beklenen bu günlerde, ulus olarak yardımlarımızla Afrika’da olmalıyız. Sayın Başbakan bizzat süreci takip ediyor ve kampanya Başbakanlık’ın 2011/9 genelgesi kapsamında yürütülüyor. Somali’ye yardım yapacak olan şirketlerin yaptıkları yardım tutarını vergiden düşürmeleri gibi önemli teşvikler de söz konusu.

Kızılay, televizyon kanalları, gazeteler, bankalar, telefon operatörleri gibi pek çok kuruluş ve Sivil Toplum Kuruluşları yardımın boyutunu artırmak üzere  çalışıyorlar.  Bu insanlık dramını önlemek üzere başlatılan kampanyaya insani duyarlılıkları yüksek olan bir ülkenin insanları olarak hep birlikte katılıp duyarlılığımızı en yüksek düzeyde göstermeliyiz. Çünkü kültürümüzde yoksulun ve çaresizin yanında olmak vardır ve “Komşusu aç iken tok yatmak”,  ise kabul edilemez.

Doğal olarak bu girişimin tek başına; yapısal kökenleri olan açlık sorununu tam olarak çözmek için yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Zaten kampanya aciliyeti olan açlık sorununa, hızla müdahale etmek üzere başlatılmış durumda. Bugün için yapılan yardımlar ilk aşamada yaşamla ölüm arasında, bıçak sırtında bulunan ve “yaşama tutunmak isteyen Somalili kardeşlerimize” el uzatmak anlamına geliyor. Bu acil yardım can suyu gibi zorunlu ve hızla verilmesi gerekiyor.

Aslında bu girişim yüzeysel olarak değerlendirildiğinde çok bilinen  “bir insana balık verirsen bugün karnı doyar, ancak balık tutmasını öğretirsen her gün karnı doyar.”  Çin atasözünün ilk bölümünde yer alan, “balık verme”  ile açıklanabilir ve “Neden balık tutmayı öğretmiyoruz?” diye de eleştirilebilir. Bu olası eleştiri “gıda yardımının” çok kısa dönemde ulaştırılmasının zorunlu olması nedeniyle bugün için uygun değildir, olsa olsa bu eleştiri yarının konusudur.

Bu kapsamda orta ve uzun dönemde ise; açlıkla mücadelede başarılı olmak için bu ve benzer sonuçları doğuran yapısal sorunların çözümlenmesine yönelik konular üzerinde çalışmak gerekiyor.

Türkiye’nin rolü ne olmalı?

Tarım sektörü Somali için temel ekonomik sektördür. Tüm insanlık ve özellikle Afrika için tarım (bitkisel ve hayvansal üretim) insan yaşamı için zorunlu gıda maddelerini üreten bir sektör olması nedeniyle son derece önemlidir.  Bu nedenle çözümün anahtarı tarım sektörünün geliştirilmesiyle ilgilidir. Bu bakımdan Türkiye tarımdaki bilgi-teknoloji birikimi, yüz binin üzerindeki yetişmiş insan kaynağı ve uygulama kabiliyeti ile orta ve uzun vadede bu alanda öncülük edebilir, hatta etmelidir.

Somali ve benzer koşullara sahip ülkelerin kurtuluşu tarım sektöründeki başarıyla yakından ilişkilidir. Türkiye orta ve uzun vadede bu alandaki birikimini doğru bir planlama ile Somali pilot ülke olmak üzere aktarabilir. Bu kapsamda;

1-    Büyük ölçekli özel veya kamu tarım işletmeleri kurulması yönünde çalışmak

2-    Küçük üreticilere yönelik sulama suyu sağlanması ve hayvan verilmesi yönünde girişimde bulunmak

3-    Tarımda verimlilik için olmazsa olmaz bir gereklilik olan sulama suyu sağlanması yönünde çalışmak. Bilindiği kadarıyla aslında yer altı su kaynakları bakımından potansiyeli olan bir ülke olan Somali’de genel olarak 25 metreden itibaren yer altı suyuna ulaşmak mümkün görünüyor ve maliyeti ise yaklaşık 5 ile 6 bin lira arasında görünüyor. Bu durumda uygun bir planlama ile tarım sektörünün gelişmesinin altyapısı hazırlanabilir ve sulama suyu sağlanması ile verimlilik artırıcı çalışmalara yüksek oranda yer verilebilir.

4-    Halen tarımsal üretim yapan üreticilerin arazilerinde yer altı suyunu çıkarmak üzere kuyular açmak ve teknik tarım bilgisi desteği (yayım) sağlamak. Bu kapsamda örneğin yardımlardan 5 veya 6 milyon liralık bölümüyle 1000 kuyu açılması sağlanabilir ve bu şekilde tarımsal üretimde verimlilik birkaç katına kadar çıkarılabilir.

Burada tüm dünyada başarılı işlere imza atan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) inisiyatif alarak bir Afrika masası kurabilir. Kendi yerel ve ulusal kaynakları yanında, uluslar arası pek çok yardım fonundan yararlanarak, uluslar arası bir “Balık tutmayı Öğretme İnisiyatifi” veya “Açlığa Karşı Ortak İnsanlık Girişimi” hareketini başlatabilir.  TİKA veya başka bir isimle kurulan nyapı Somali’de tarım sektörünü geliştirmek yönünde projeler geliştirip,  Türkiye’nin önemli insan kaynağı  ve tarımsal teknoloji gücünden bu amaçla yararlanabilir. Bu şekilde açlığa karşı kalıcı örnek çözüm yolları geliştirilebilir.

Bu katkı dünyada barışın tesis edilmesi için önemlidir. Açlığın tehdit ettiği bir dünyada barış ve özgürlükten söz edilebilir mi? Söz edilse bile duyarlı ve vicdan sahibi  insanlar bunun keyfini çıkarabilirler mi?

Küresel ölçekte barış; ancak asgari insan ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemin dünyada hakim olmasıyla sağlanabilir. Böyle bir hareket  kuşkusuz ülkemizin kuruluş felsefesinde yer alan“Yurtta sulh, dünyada sulh” ilkesine küresel ölçekte katkı sağlayacak ve ülke imajının güçlenmesine katkıda bulunacaktır.

Bu kapsamda talep edilmesi durumunda görüş oluşturma ve proje geliştirme faaliyetlerine gönüllü olarak katkı vermeye hazır olduğumuzu belirtmek ve insanlığın ortak onurunu temsil eden bu konunun çözümü yönünde en küçükten en büyüğüne kadar her türlü desteğin çok ama çok değerli olduğuna olan inancımızı paylaşmak  isteriz. Bu şekilde insanlık onuruna  Somali ile daha anlamlı bir dokunuş ve katkı yapabiliriz.

Previous articleSuçluyu Övmek!
Next articleDr. Faruk Boztepe Ak Parti’ye Katıldı